20 Eylül 2010 Pazartesi

Unuttun

Gece fazla karanlık,
Ben biliyorum ki karşı dağda yeşeren bir çiçek var.
En üste çıkıp oradan seyretmek istiyorum.
Neyi seyretmek istiyorsun dersen eğer
Söylerim ki,nefes alışını.
Ellerimi göğüsüne koymak istiyorum.
Belki o zaman gökyüzüne birlikte yaklaşırız.
İsterim ki öldürüp unutmak,
Kral buna izin vermiyor.
Sen de ellerini göğüsüme koyarsan,
Karşıdaki yeşillikleri görebiliriz.
Yıldızlar gecemizi aydınlatır.

Daha gitmiyorum ben,
Neden diye sorarsan eğer,
Beni öpmeyi unuttun derim.

14 Eylül 2010 Salı

Ellerin kanamıyor

Özlüyorum,
Yine özlüyorum seni.
Arama bir şey,
Küçük bir çocuk misali özlüyorum işte.
Bir çocukmuşum gibi bak bana.

Sararmış bir eller var sonbaharda,
Yağmur tam bir ateş bedenime,
Dokunuşlar bir bıçak yarası.

Gecenin rengi bir ayrı kırmızı,
Ellerin mi kanıyor?
Yerde yatan sen misin?
Vücudun neden bu kadar soğuk?

Vücudun değil akşamlar soğuk,
Ellerin kanamıyor,
Her yer kan içinde.

13 Eylül 2010 Pazartesi

Anlatamam

Bu havalar hep hatırlatıyor bana.
Hissedince bedenimde ayaklarım ıslanıyor,
Ellerim titriyor,
Tenime sarılıyorum.

Yazdan kalma bir çiçek şimdi,
Köşede duruyor,
Dokunma ona.

Böyle oluyorum ya bu havalarda,
Yapma diyorum ruhuma,
Kör olma diyorum gözlerini açıyorum.

Ölü içimdeki,
Kimseye anlatamadım,
Kendime bile anlatamadım.
Sen bil isterim ki,
Sana da anlatamam.

4 Eylül 2010 Cumartesi

Yine de.

Şimdi ben yenildim.
Sen yine de gitme ne olur.

Gitmene izin vermiyorum.
Ama gidebilirsin diye konuşuyorum seninle.
Yalan söylüyorum.
Kendime bile diyemezken sana hiç diyemiyorum.
Ama gitme ne olur.

Sen gittiğinde şehrin kokusu değişecek,
Nefesini ve kalp atışlarını rüzgar getirecek ama  inan ki,
O kadar mecalim yok.

Alıp götürme her şeyi,
Eğer sen gidiyorsan bırak buradakileri.
Ama yine de gitme ne olur.

3 Eylül 2010 Cuma

Kırık bir hatıra.

Aralık adındayız.
Yeterince soğuk ve rüzgarlı.
Geçmişimizi alıp götürüyor umarsızca.
Üstümüzden geçiyor hatıralar,
Biletler,
Ve ayrılıktan sonra göreceğimiz ve bizi altüst eden onca şey ise,
Cabası.

Burası çok soğuk,
Ben çok üşüyorum.
Ellerim buz oluyor ve sevdiğin ceketimi giyiyorum.
Senin örgü ceketin duruyor mu hala?
Giydiğinde... her neyse.
O rüzgar çoktan esti.

2 Eylül 2010 Perşembe

Bana onu getirdi

Senden bir kez daha nefret ettim,
Ateşler yaktım,
Dua ettim.
Nefret ediyordum.
Göğüsümde uyuduğun gece ayı söndürmeliydim.

Sen kokmuş bir ölü,
Ben yeni doğmuş bir kedi yavrusuyum.
Yıllardır aç gibiyim,
Yıllardır ölmüş gibiyim.

Bana yanan yıldıza koşuyorum büyük adımlarımla.
Oradan geçmemeliydim,
Ellerim titredi,
Koştum,
Bağırdım.

Yıldıza giderken kelebekler eşlik ediyordu bana,
İki tanesi boynumda,
Bana onu getirdi.
Bak görüyor musun oradaki iki kelebeği?
Evet görüyorum dedi.