20 Kasım 2010 Cumartesi

Gideceğimiz şehir hep uzakta.
Günler geçtikçe bir adım daha ileriye gidiyor.
Şehir hep uzakta aslında.
Adımlarımla sana yaklaşmaya çalışıyorum.
Ama korkuyorum gölgene basacağım.
Bana yardım et.

Sen kendini öldürdüğün gün durdurmaya çalıştım zamanı,
Yelkovan akreple sevişti,
Zaman durdu,
Ama sen çoktan yerdeydin.
Ağladım.

Sana bazı şeyleri anlatmak istiyorum.
Ama anlatamam.
Gölgene basmaktan çok korkuyorum.
Ama artık o bile bir adım ötemde,
Sen ise göremeyeceğim kadar uzağımdasın.
Gel istemiyorum,
Ben istemiyorum,
Seni öldürmek büyük bir zevkti.
Yerden kalkmanı istemiyorum.
Belki ağlıyorum hala ama;
Unutma bir adım ötemde gölgen.
Sen ise göremeyeceğim kadar uzaktasın.
Mavi bile artık gülüyor.
Ben ağlayamıyorum.
Sen de üzülme.

14 Kasım 2010 Pazar

Bir yudum kaldı geriye

Kırmızı rujumu siliyorum.
Her yere bulaşıyor kan gibi,
Nefret gibi özlem gibi.
Kime dokunsam özlüyorum.
Bir kez daha nefret ediyorum ve kahvemi yudumluyorum.
Beni özgür bırakmanı istiyorum.
Ruhum bedenimi özgür bıraksın istiyorum.
Ama her kahve içişimde,tarçınlı kurabiye yiyişimde yağmur yağıyor,
Sen çiçeklerle şarkı söylerken uzun saçlıya,
Ben daha fazla içemezdim o gece.
Sen göremesen de yan masa da sizi izliyordum,
Yağmur şakaklarıma işliyor,
Titreyen parmaklarımla kurabiyeleri ısırıyordum.
Kahvem çok soğumuştu aldırmadan içiyordum.
Seni kandırmalarına izin veriyordum.
Yanına oturuyordum sakince beni göremiyordun
Ben de fazla umursamazdım.
Göğsüme yatırıyordum geçen kış gibi.
Uykuya dalıyordun yine,
Hiç değişmemişsin dedim,
Hiç değişmiyorsun.
Ben o gece daha fazla içemezdim.
Hala daha çok içiyorum.
Daha çok ağlıyorum.