29 Mayıs 2010 Cumartesi

Ağlamanın çocukluğu.Pamuk şekerle kandırdım.

Bir ışık gördüm karanlığın tam ortasında oturan.
Işık griydi,
Ve nasıl oldu dersen ben de bilmiyorum.

Güneş bugün bizim için doğmadı.
Boynumdaki senin kalbin,
Bileğimdeki senin ruhun.
Hepsi bana 00.02'den sonra çok ağır geliyor.
Biliyorum,seni inandırıyorum.
Bir çocuğun pamuk şekerine inandığı kadar vahşice.

Fazlasıyla içim kanıyor.
Onu düşünmüyorum.
Kalbin ve ruhun bedenimde.
Lütfen kanma,
Kanamasın yaran.

Bir başkası daha var.
O ise bir o kadar da yok.
Susuyorum.

Bugün güneş bizim için doğmadı,
Ay bizim için bu kadar aydınlık değil.
Gökyüzü maviydi,
Deniz dalgalı,
Güneş bizimle.
Hiç biri bizim için değildi.
Onun içindi.

Parlaktı her şey.
Görünmeyecek kadar saydam,
Sen anlamayacak kadar beyazdın.

Gitmemelisin.
Onca şey bizim için değil.
Pamuk şeker aldım,
İnan diye,
Ağlama diye,
Yaran kanamasın diye.

Ruhunu ve kalbini sana vereceğim.
Kalbini bana verecek kadar kördün,
Ruhun ise sana lazım,
Lütfen onları geri al.

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Derisi Kırışık.

O çocuğu öldürdün şimdi.
O şimdi yaşlı kadının ağır adımları;
Buruşuk derisi.

Aşk peşinde yalın ayak;
Yorgun derisine inat,
Ve ağır adımlara,
Konuşuyor şimdi.

Onun kalbi;
Yangın yeri.

Sen kalpte en kaz altında kalmış bir zavallı.
O ise koşuyor hala,
Yenik vücuduna inat.

17 Mayıs 2010 Pazartesi

Tam on dakika siyahın beyaz olamaması.

Aşkın katran karası sıcağı,
Ayaklarım çamurlu,
Ellerim bir kitap ayracı..

Isınmak için ateşe değil,
Soğuğa sarıl.

Tam on dakika,
8.5 dakika nefes almadım.
Bir nefretin izi kadar sert,
Yakıcı..

Pişmanlıklar gidişleri bir çocuk gibi doğurur.
En büyük yangın ateşi.

Sana sarılamadığım için,
Titrediğini hissetmediğim için,
Duygularım özlemle,henüz çok siyah.

16 Mayıs 2010 Pazar

Sarının nefreti.

Bugün kuşlarla seni çizdik gökyüzüne,
Maviyle dans edişin tarifsizdi,ölümü bile yenerdi.
Ölmene izin vermeyeceğim diyordum.

Kalbimdeki sen,
Beynimdeki o,
İki farklı kişilik.

Seni unutmak sana yaptığım en büyük kötülük,
Affedilmez bir savaş.

Seni sevmek kendime yaptığım en büyük kötülük.
Beynimde bir başka sen,
Kalbimde bir başka o.
Atmak istiyorum,atamıyorum.

Seni sevmeme izin vermeyeceğim diyordum.
Gökyüzünde dansından sonra sana kuşlarla mektup gönderdik,
Sarı bir zarfın içinde.

14 Mayıs 2010 Cuma

Aslında hiç bir şey bilmiyorsunuz.Sen,o,hepiniz.

İnsanlar bu kadar küçük yaratıklar olmasaydı büyük Tanrı'ları bilemezdik.Ağlamasaydı hiç,ağlayanları anlayamazdık ve ağlamanın hissini.İnsanları anlamasaydın onlar gibi de düşünemezdin.Eğer güneşi görmeseydin karanlığın ne olduğunu bilemezdin.Ve ışığı görmemiş olsaydın eğer aydınlığı karanlıkta aramazdın.

11 Mayıs 2010 Salı

Satırlar yırtık.

Sana yazdığım mektuplar var şimdi elimde.
Zarfın dışı hafif sararmış,yazıları ise can yakıcı netlikte.
Sana yazdığım mektuplar elimde şimdi.
Her biri öyle sabırlı ki..
Ürkek,
Ağlamaklı,
Kimsesiz,
Ve gözyaşlarımı silerken yazmıştım.
Ben o satırları tek tek süsledim.
Sen ise kahkahalarla boğuyordun kendini.
Oldukça üzgünüm.
O satırlar yalnız benim okumam için yazıldı.
Ne sen ne de sana benzeyen..
O satırları yalnız kendim için yazdım.
Şu an elimde sana ait bir kaç şey var.
Onları rafa kaldırdım.
Bir gece şarabımı yudumlarken okuyabilirim,
Artık sadece o tatla ağlayabiliyorum.

4 Mayıs 2010 Salı

Beni bilirdin.Ağlayamazdım.

Seninle birlikte yürüyor bütün eşyalar.
Gidişine seyirci değiller.
Bazıları ise sonradan hatırlanmamak için siliniyor yavaştan.
Ağır ağır..
Ürkek,
Tedirgin.

Yanımda duran hiç bir şey yok.
Eskisi gibi ağlayamıyorum,
Bu defa seyirciyim.
En önden yer kapmış gibi bakınıyordum.
İçim acımazdı benim,
Tanırdın beni.

En önde olmanın sevinci vardı içimde,

Ağladığım zaman kendimi sevmiyorum.
Annemin dedikleri kulağımda çınlıyor.
Zaten ağlayamıyorum.

2 Mayıs 2010 Pazar

Saat 02.00 sularında cesedin kokuyordu.

Ellerimle öldürdüm dün gece seni.
Saat 02.00 sularında kanın bütün odama yayılmıştı,
Tek bir göz yaşı dökmedim.
Güçlüyüm desem de kendime inandıramıyordum.
Ama dün gece buna bende şahit oldum.
İnanıyorum artık.

Saat gece yarısını çoktan geçmişti.
Cesedinin üstünde parmak izlerim vardı.
Öylece seni izlemek istedim.
Ölmüş,kokuşmuş seni.
Morga koymalarına izin vermeyecektim.
Üşümenden korkuyordum.
Ama biliyordum ki sen ölüydün.
Benim tek derdim kendimleydi.
Bak hala üşümenden korkuyorum
Seni öldürdüysem sana kıyıyorum anlamına gelmemeliydi.
Sen öldüysen bitmiş anlamında değildin.